KitapKurduAnne Yazar ve Çizer Söyleşileri tam gaz devam ediyor !
Bugünkü konuğum Gece ile Gündüz serisi ile Masal´ın gönlüne taht kurmuş olan genç yazar Sima Özkan Yıldırım. Kendisine, beni kırmayıp sorularımnı içtenlikle yanıtladığı için çok çok teşekkürler. Bilmeyenler için Gece ile Gündüz, Final Kültür Sanat Yayınlarından çıkan toplam 4 kitaplık bir seri, şu an üç kitap yayında, iki tanesini daha evvel KitapkurduAnne kitap önerilerinde tanıtmıştım. Yeni kitapları da heyecanla beklemedeyiz.
Bursa’da doğdum, Bursa’da büyüdüm. Çok yaramaz ve oyun delisi bir çocuk olduğumdan, kitapların başında oturamazdım. Okumayı, yazmayı hiç istemeden, tamamen annemin zoruyla öğrendim. Ama öğrenir öğrenmez de kitapların, yaramazlık yapmaktan daha güvenli bir macera olduğunu fark ettim, biraz olsun duruldum ve şimdilerde ekmeğini yediğim hızlı okuma yeteneğimi edindim. Okurken bile koştururdum anlayacağınız. Gerçekten de bana kitap dayanmazdı. Annem de birinci sınıfta çektiği çileleri unutmak istercesine okuduğum her kitabı yazdığı listeler hazırlar, buzdolabının kapağında sergilerdi. Daha ilkokuldayken hayalim tek bir meslekle yetinmemekti. 5. sınıfta, büyüyünce ne olmak istediğimizle ilgili bir anket yapılmıştı, hâlâ saklarım. Yarı zamanlı arkeolog ve İngilizce öğretmeni, akşamları da pilot olmak istediğimi yazmışım. Liseyi Bursa’da bitirdikten sonra lisans öğrenimimi İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümlerinde, yüksek lisans öğrenimimi ise Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde tamamladım.
Bildiğim kadarıyla bir anaokulunda İngilizce öğretmenliği yapıyorsunuz, fakat bunun dışında çeşitli yayın evlerinde çevirmenlik, editörlük geçmişiniz var, sizden dinleyebilir miyiz kariyerinizi?
Kitaplarla profesyonel ilişkim üniversite son sınıftayken bir yayın evinde staj yaparak başladı. Okuldansa orada daha çok şey öğrendim diyebilirim. Sonrasında çeşitli yayın evleri için hem tam zamanlı hem freelance olarak özellikle çocuk edebiyatı çevirileri ve editörlüğü, yazar asistanlığı, kitap eleştirmenliği yaptım. Şimdi artık tüm bunlara freelance devam ediyorum. Anaokulundaki İngilizce öğretmenliğime gelirsek, İngilizceyle ilk tanıştığımda İngilizceden de nefret eden bir öğrenciydim ama birkaç yıl sonra ders kitaplarını kesip biçip “worksheet”ler hazırlayarak geleceğe yatırım yaptığım günlerde İngilizce öğretmeni olmaya karar vermiştim aslında. Bütün günüm çocuklarla iç içe geçtiği için okuldaki dünya yazdıklarımı çok besliyor.Yazmaya ne zaman başladınız? Gece ile Gündüz bildiğim kadarıyla ilk kitabınız, öyle değil mi? Yazarken zorlandığınız noktalar oldu mu? Çizimleri kimin yapacağına kim karar verdi?
İlkokul öğretmenimin beni katılmaya zorladığı bir şiir yarışmasıyla şiir yazmaya; İngilizce öğretmenim cümlelerimin sonuna nokta koymayı unuttuğum için eline kara kalemi alıp tüm kolumu noktalarla süslediği günden sonra da bir şeyler yazmanın o kadar da kolay olmadığını fark ettim. Gece ile Gündüz ilk kitabım. Aslında ciddi ciddi bir şeyler yazdığıma inanmaya, yazdıklarımı başkalarına okutmaya başladığımda hep şiir ya da öykü yazarım sanmıştım. Ama işim nedeniyle çocuk kitapları okudukça, aslında oradaki dünyaların bana daha yakın olduğunu fark ettim. Sen de böyle güzel şeyler yazabilirsin dedim kendime. Hatta Zamansız Pişen Kurabiyeleri ofiste, bir öğle arasında yazmaya başladım. Karakterlerimden birinin köpek olmasını istediğimden emindim. Yanına hani kemikleşmiş düşmanlıklarına inat bir kedi koyunca aslında hiç kedim olmadığı, kedileri çok yakından tanımadığım için biraz zorlandım. Gece ile Gündüz’ün çizeri Mert Tügen’i çizimlerini önceden takip ediyordum ve yakın bir çizer arkadaşım da, Mert’in çizgisini yazdıklarıma uygun görünce onu seçtim.
Gerçek hayatta Gece ve Gündüz yani kedi veya köpeğiniz var mı? Yoksa hayali kahramanlar mı? Serinin devamı gelecek mi?
Çocukken birçok köpeğim oldu, hatta kuşlara meraklı babam sayesinde bazen evimizde papağanlar dahil onlarca kuş olurdu. Yarasa yavrusuna kadar sokakta bulduğum ya da terk edilmiş her hayvanı eve taşıdım. Şimdilerde bahçeli bir eve taşınıp bir köpekle aynı evi paylaşma hayalleri kurmakla yetiniyorum. Öte yandan, Gece ile Gündüz’de eşim ve benden izler olduğu da yakın arkadaşlarımızın gözünden kaçmadı. Şimdilik, seri dört kitapla sona eriyor gibi ama bunlar Gece ile Gündüz ve yaşadıkları yer İstanbul
Kitapların oluşma sürecinden bahseder misiniz? Örneğin bir hikayeyi ne kadar zamanda yazıyorsunuz ve kitap olarak basılmasına kadar ne gibi süreçlerden geçiyor?
Gece ile Gündüz’den sonra yazmaya başladığım, ancak henüz yayımlanmamış kitaplarımı da düşünürsem, önce epey araştırma yapıyorum. Karakterler de kafamda oturmaya başladıktan sonra okuduklarım, gördüklerim, gezdiklerim, hangi çocukla çocuk oldumsa hepsinde, her şeyde yazdıklarıma dair izler görürüm. Bazen metin alır başını gider, nereye gittiğinden inanın haberim olmaz. Ben de bu duruma şaşkınlıkla tanık olurum. Hikâye kendini ele verdiğinde artık her yerde yazabilirim. Tabii, defalarca baştan yazarım. Unuturum. Gene dönerim yazdıklarıma. Bu böyle epey sürer. Sonra metin bitti gibi olunca editörüme gider, resimlemeyle ilgili birlikte çalışırız. Yeniden eklemeler, daraltmalar olur. Derken pası çizere atarız. O da hikâyeyi kendi okumasıyla baştan yaratır.
Sizce iyi bir çocuk kitabı hangi özellikleri taşımalıdır? Hem resimli okul öncesi hem de okul dönemi kitapları için yanıtlarsanız sevinirim :)
İlk çocukluk döneminde bence en önemlisi bir kitabın çocuk için bir ritüel haline gelebilecek özellikler taşımasıdır. O kitap çocuğa yüzüncüye de okunuyor olsa, her sayfanın çevrilişini heyecanla beklemesidir. Çocuğu kitaba sorular sormaya yöneltmesidir. Hikâyenin bazen metinden çok illüstrasyonlarla anlatıldığı kitaplarsa çocukların eline geçtiğinde onlara kendi özgün hikâyelerini “uydurma” hakkı verir. İşte bu da şahanedir. Kitabın çizimlerinin çocukların çizgilerine yakın olması da önemli bir özellik. Öyle kitaplar var ki, onlar okulda benim ders kitabım. Matematiği bile o hikâye üzerinden işleyebiliyoruz. Okul dönemi kitapları içinse yerel, bizim aile kültürümüzü anlatan kitaplar. Tabii bu dönemde zorla okudukları kötü kitaplar yüzünden kitaptan soğuyabilen çocuklar da oluyor. İşte bu noktada ailelere çok iş düşüyor. Çocuğu iyi tanımak, hem duygusal hem de salt eğlenmek anlamında nelere ihtiyacı olduğunu bilmek için bazen yönlendirmelere ihtiyacı olabiliyor.Birçok yayınevi ile çalışmışsınız, sizce Türkiye´de çocuk kitapları sektörü ne durumda ? Sektördeki zorluklar bir yazar ve çevirmen olarak nelerdir ?
Çocukken okuduğum kitapları düşündükçe, hatta elime alıp baktıkça şimdiki nesli çok kıskanıyorum. Hâlâ bir çok konuda geri olsak da, Türkçe çocuk kitapları sektörü büyük bir hızla gelişiyor. Bir de daha çok okunsa, baskı sayıları artsa, daha çok editör, daha çok yazar ve çizerle çok daha güzel şeyler üretilebilecek. Ama umutluyum. Artık çevirmenler daha güçlü. Dünyanın en güzel şeyleri üretilirken tabii ki herkes emeğinin karşılığını tam anlamıyla alamıyor.
En sevdiğiniz yerli ve yabancı çocuk kitapları hangileridir? Çocuk kitabı okumaktan hoşlanır mısınız?
Tülin Kozikoğlu ve Sedat Girgin’den Leyla Fonten serisi, Patrick Modiano ve Jean-Jacques Sempe’den Babam ve Ben, John Boyne’dan Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk, H. Janisch’den Köprüyü Geçerken, Mış Gibi, Peter H. Reynolds. Drew Daywalt ve Oliver Jeffers’tan The Day the Crayons Quit, David McKean’den The Day I Swapped my Dad for Two Goldfish (Keşke Türkçeye ben çevirsem ?).
En beğendiğiniz yerli ve yabancı çocuk kitabı yazarları kimlerdir ve neden?
İlk aklıma gelenler bunlar. Neden bilmiyorum. Yabancı yazarlar, özellikle de kendi çizip kendi resmedenler benim için çok kıymetli. Yabancı: Oliver Jeffers’ın hem çizimlerine hem de hikâyelerine bayılıyorum. John Boyne, David Almond. Mo Willems. Eric Carle, Sandra Cisneros, Drew Daywalt, tabii ki Roald Dahl, J. K. Rowling, David Shannon, Peter H. Reynolds, Neil Gaiman, Emily Gravett, Marjolaine Leray, Dave McKean Yerli: Görkem Yeltan, Delal Arya, Tülin Kozikoğlu, Mavisel Yener, Şiirsel Taş,Gelecek için hayalleriniz neler? Çocuklar için yazmaya devam etmeyi düşünüyor musunuz ?
Çocuklar için yazmaya devam ediyorum. Çünkü çevremdeki Gece ile Gündüz’ü anne babalarına aynı gün içinde arka arkaya okutan, dinlemekten anlatmaktan sıkılmayan çocukları hayal kırıklığına uğratamam.
KitapkurduAnne´den ne zaman ve nasıl haberiniz oldu? Siteyi inceleme fırsatınız oldu ise yorumlarınızı alabilirsem çok sevinirim.
Kitapkurduanne’den geçtiğimiz bahar bir konferansa tanıştığım bir öğretmen arkadaş sayesinde haberim oldu. Çocuklarına, öğrencilerine ya da kendine kitap seçmek isteyenler için şahane bir kaynak olduğunu düşünüyorum.
Emek Yasemın