Waldorf Pedagojisi ile İlk Tanışma !
Geçen hafta Pazar günü HappyNest’te sevgili Dinamikanne’lerin
davetiyle ilginç bir seminere katıldım. Seminerin konusu “Waldorf Pedagojisi” idi
ve benim bu konuda daha evvelden -adını duymuş olmak haricinde- hiçbir bilgim
yoktu.
Aşağıda, hem internetten yaptığım araştırma sonucu edindiğim
bilgileri, hem de Waldorf’u Pauline
Hamstra’nın yumuşacık anlatımıyla dinlerken aldığım notları paylaşmak istedim.
·
Waldorf okullarının kurucusu Avusturya’lı
filozof ve bilim adamı Rudolf Steiner’in geliştirdiği
eğitim programı çocuğun bedensel, ruhsal ve zihinsel gelişimine bir bütün
olarak odaklanıyor ve çocuğun gelişim sürecini 7 yıllık evreler üzerinden
değerlendiriyor.
·
Steiner, çocukların 7 yaşından önce okumayı
öğrenmemeleri gerektiğini, aynı zamanda yazmayı okumadan önce öğrenmeleri
gerektiğini savunmuş.
·
7-14 Yaş arası süreçte çocukların “yaratıcılık”
ve “hayalgücü” üzerine odaklanılıyor, ve bu dönemde çocuklar yabancı bir dil
öğrenmeye başlıyorlar.
·
Tüm dünyada 1000’in üzerinde Waldorf okulu
mevcut.
·
Waldorf Pedagojisi ana olarak 0-7 yaş arası
dönemin bir insanın hayatının bütününü belirlediği fikrinden yola çıkan ve
çocukları birer birey olarak görüp, hayal güçlerini, öğrenme yeteneğini ve
yaratıcılığını destekleyen bir eğitim sistemini savunuyor. Bu dönemde
çocukların bir kayıt cihazı gibi olduğu ve taklit ederek ve duyuları yoluyla herşeyi
öğrendiği mantığı üzerine kurulu.
·
Waldorf’da amaç çocuğun “iyi hissetmesi”
dolayısı ile çocuğa herzaman sevgi ve sıcaklıkla yaklaşmak ana felsefe.
Waldorf, ritmler üzerine kurulmuş bir felsefe, herşeyin bir ritmi var zira
bebekler kadar 4-5 yaşındaki çocukların da bir ritme ihtiyacı olduğu
düşünülüyor.
·
Dokunma duyusu çok önemli, dokunarak hem
çevrenin hem de kendi sınırlarımızın farkına varırırz, bu sebeple çocuğa
dokunması için ne verildiği çok önemli .Waldorf’da çocuğun dokunma duyusu “doğal”
malzemelerle destekleniyor.
·
Waldorf’da çocukları sürekli masa başında
oturtarak oyalamak, etkinlik yapmak gibi bir mevhum yok, çünkü onların rahatça
hareket etmeleri, dolaşmaları özellikle denge gelişimleri açısından da çok
önemli.
·
Bir harmoni yakalamak açısından müzik ve şarkı
çok önemli, bir Waldorf okulunda güne mutlaka müzikle başlanıyor ve ne
yapacağını bilmediği noktada müziğe yönlendiriliyor çocuklar, şarkı söyleyerek
kendilerini ifade ediyorlar.
·
Waldorf anaokulunda bildiğimiz yoğun sıvı boyalar yerine daha transparan, az yoğun
boyalar kullanılıyor, bu şekilde netlikten ziyade içiçe geçmiş renklerin
dağıldığı daha pastel ve yumuşak resimler ortaya çıkıyor. Pastel boya olarak
balmumundan yapılmış boyalar tercih ediliyor. Yapılan her türlü etkinlikte önemli olan
ortaya çıkan sonuç değil, o etkinliği yaparken ki “haz duygusu”.
·
Çocukların çizimleri onların gelişimleri
hakkında çok fazla ipucu verdiğinden çok önemli. İlk önceleri bir yuvarlak
çizilirken ( bilincin kafada olması) ardından altına eklenen iki çizgi ile ilk
insan figürleri oluşuyor, böylece bedeni farketmeye başlama dönemleri geliyor.
Ardından eklenen kollar, eller ile daha detaylı bir bilince geçiyor çocuklar.
·
Waldorf okullarında mutlaka bahçe oluyor,
çocukların doğayı tanımaları, dokunmaları ve içiçe olmaları çok önemli. Her
türlü hava koşulunda mutlaka çocuklar günün bir bölümünü bahçede geçiriyorlar.
Çocukların özgürce hareket etmeleri, etrafı, doğayı ve kendi bedenlerini
keşfetmeleri açısından çok önemli.
Waldorf Pedagojisi ile ilgili
daha fazla bilgi edinmek için dilimize “Waldorf Yöntemiyle Harika Çocuk Nasıl
Yetiştirilir” adıyla çevrilen “Creative Play For Your Toddlers” kitabını önerebilirim.
Emek Yasemın