"Sadako" yu aldıktan sonra bir süre elim varmadı okumaya...Ama dün hadi dedim zamanıdır.
2.Dünya Savaşı sırasında Japonya´ya atılan atom bombaları binlerce insanın ölümüne veya sakat kalmasına yol açtı. Bombanın yaydığı radyasyonun etkileri on yıl sonra kendini göstermeye başladı ve pek çok çocuk ve genç hastalandı. İşte Sadako da onlardan biriydi..
Sadako 11 yaşında yerinde duramayan, koşan, koşu yarışlarına katılan ve hayalleri olan küçük bir kız. Hayali okulun atletizm takımına seçilmek ve bunun için çok çalışıyor, çalışıyor ama koşu sonraları yoklamaya başlayan baş dönmelerini de pek önemsemiyor. Halbuki bunlar onu aylarca hastanede bir yatağa mahkum edecek "lösemi" nin habercileri. Hastalık etkisini daha çok gösterip teşhis konunca hastane günleri başlıyor, bir arkadaşı hastane ziyaretinde ona kağıttan bir turna kuşu yapmayı öğretiyor..
Japon geleneğine göre kağıttan bin turna kuşu yapan herkesin dileği kabul olunur. Bir insan hastalandığında 1000 turna kuşu yaparsa, onu gören tanrılar bu kişiyi sağlığına kavuşturacaklardır. Bunu bilen Sadako, hastalığını cesaretle karşılayıp kağıttan turnaları katlamaya başlar ve konuşur turnalarıyla..
Ne yazık ki Sadako´nun yaşamı 644. turnada sona erer...Yine de arkadaşları kalan 356 turnayı yapar ve Sadako´nun yanına gömerler. Turna Kuşu, o zamandan beri barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesidir.
Kitap tahmin edeceğiniz gibi kolay bir kitap değil... ama Sadako´nun umudunu kaybetmemesi insanı o kadar çok etkiliyor ki, okunması gerektiğini düşünüyorum çünkü bu hayatın gerçeği ve insanların neden nükleer silahsızlanma için bu kadar çırpındığının yürek acıtan bir kanıtı. Gene de 12 yaş üzeri için daha uygun olduğunu düşünüyorum.